NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF’İN DEVAMI:
146 - (1216) وحدثننا
خلف بن هشام
وأبو الربيع
وقتيبة. جميعا
عن حماد. قال
خلف: حدثنا
حماد بن زيد
عن أيوب. قال:
سمعت مجاهدا
يحدث عن جابر
بن عبدالله
رضي الله
عنهما. قال:
قدمنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم ونحن نقول:
لبيك ! بالحج.
فأمرنا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أن
نجعلها عمرة.
{146}
Bize Halef b. Hişâm ile
Ebû'r-Rabî' ve Kuteybe hep birden Hammâd'dan rivayet ettiler. Halef (Dediki): Bize
Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan rivayet etti. (Demişki): Ben, Mücâhid'i, Câbir b.
Abdillâh (Radiyallahu anhüma)'dan naklen rivayet ederken dinledim. Câbir şöyle
dedi:
«Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ile birlikte hacc için:
— «Lebbeyk: diyerek (Mekke'ye)
geldik de bize, bu haccı umreye çevirmemizi emir buyurdular.»
İzah:
Temettü' haccının nasıl
yapıldığını yukarda görmüştük, Hadîs-i Şerîfde de işaret olunduğu vecihle
temettü' haccı evvelâ
Umre için tavaf ve sa'y
yaparak ihramdan çıkmak, sonra terviye günü hacca niyet ederek tekrar ihrama
girmek suretiyle yapılan haccdır. Hz. Ebû Mûse'l-Eş'arî haccı temettu'a fetva
verir; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu bâbdaki emri ve Ömer (Radiyallahu
anh)'ın sözleriyle istidlal edermiş.
Rivayete nazaran Hz.
Osman (Radiyallahu anh) temettu'dan nehyedermiş. Hz. Alî ona muhalefet ederek
temettü' haccı yapmış.
Mâzirî diyor ki:
«Haccda Hz. Ömer'in yasak ettiği müt'a-nın ne olduğu ihtilaflıdır. Bâzıları
bunun haccı bozup, Umre yapmak olduğunu; bir takımları da Umreyi hacc aylarında
yapıp da arkasından haccı ifâ etmekden ibaret bulunduğunu söylemişlerdir. Bu
taktirde Ömer (Radiyallahu anh)'ın nehyi efdal olan hacc-ı ifrâda tergîp ve
teşvik içindir. Yoksa Umrenin bâtıl veya haram olduğunu îtikaad etmemiştir.»
Kaadı îyâz: «Câbir,
İmrân ve Ebû Müsâ hadîslerinin zahirine bakılırsa ihtilâf olunan müt'a: haccı,
Umreye bozmaktan ibarettir. Onun içindir ki, Ömer (Radiyallahu anh) Umre
yapanları döver, fakat hacc aylarında mücered temettü' yapanları dövmezmiş.
Dövmesinin sebebi gerek kendisinin gerekse diğer sahabenin haccı, Umreye bozma
işinin o seneye mahsûs olduğunu îtikaad etmeleridir.» diyor.
İbni Abdilberr dahî
hacc âyetindeki Temettü 'dan evvelâ Umre, sonra hacc kastedildiği hususunda ulemâ
arasında ihtilâf olmadığını söylemiş:
«Kır'an dahî
temettu'dan sayılır.» demiştir.
Nevevî'ye göre Hz. Ömer
ile Hz. Osman'ın ve sâir ashâbın müt'ayı nehyetmeleri evleviyete hamlolunur.
Onlar hacc-ı ifrâdı.efdal gördükleri için ona teşvik olmak üzere müt'ayı yasak
etmişlerdir.
Nevevî: «Bundan sonra
hacc-ı ifrâd, temettü' ve kır'anın kerâhetsiz olarak cevazına icmâ mün'akid
olmuştur. Bu zevat ancak hangisi efdal olduğu hususunda ihtilâf etmişlerdir.»
diyor.
Nikâh müt'asına gelince
: Bundan murâd: Bir kadını muayyen bir müddet için müt'a lafzıyla nikâhı altına
almaktır.
İslâm'ın, ilk
devirlerinde nikâh-ı müt'a mubah idi, sonra hayber vak'asıada neshedildi.
Bi'lâhara Mekke'nin fethinde tekrar mubah kılındıysa da az sonra bu da
neshedilmiş ve ilelebet haram kılınmıştır.
İlk zamanlarda nikâh
müt'anın caiz olup olmadığı ihtilaflıydı. Sonra bu ihtilâf kalkmış; bütün ulemâ
müt'anın ilelebet haram olduğuna ittifak etmişlerdir.
Yeri gelince müt'a
hakkında daha fazla izahat verilecektir.